Bir beldeyi imar etmek yalnızca mimarların işi değildir. Beldeler, o beldede yaşayanların manevi hâlleriyle kuvvetlenir, gerçek bir belde olur. Bu manevi halleri kuvvetlendirme işi, tasavvufta hizmet olarak karşılığını bulur. Gönülleri imar etmek ancak gönül hekimlerinin başarabileceği bir hizmettir. Türk kültüründe bu hizmete “fetih” denir. Zira fetih kelimesinin bir anlamı da “açmak”tır. Gönül hekimleri, gönüllerine girdikleri kimselerin kalplerini açarlar. Böylece manevi…
Bu kapsamlı biyografide, çok satan spor yazarı Frank Worrall, gezegenin en hızlı yarış pilotunun inanılmaz kariyer akışının izini sürüyor. Bir yandan da; ırkçılık karşıtı gösterilere katılan, vegan beslenme tarzını ve hayvan refahını destekleyen, rekabetin kasıp kavurduğu pistlerde tevazuyu ve olgunluğu elden bırakmayan yönleriyle Hamilton’ın bir insan olarak portresini çiziyor.
Kuralay, 13 bölümlük bir belgesel olarak da sunulan Latin Amerika gezintisinde El Turkoların izinde deneyimlediklerini günlükler şeklinde ilgilileriyle paylaşıyor. Arjantin, Uruguay, Brezilya, Şili ve Meksika günlükleriyle göçün sebeplerine ve gidilen ülkelerdeki zorlu mücadelelere değiniyor.
Kendini tamamen basketbola adamış, azmiyle herkese örnek olmuş bir hayatın, profesyonel basketbol sektörünün her kademesinde nasıl var olduğunu, başarı ve başarısızlık ile ne şekilde yüzleştiğini ve öncülüğünü yaptığı nice yenilikte hangi engellerle mücadele ettiğini, Paul Challen’ın kaleminden bu kitapta okuyacaksınız.
Sokrates inkâr edilemez şekilde tüm zamanların en büyük düşünürlerinden biriydi. Ancak o hiçbir şey yazmadı ve geride kendisine ait bir eser bırakmadı. M.Ö. 5. yüzyılda Atina’da yaşayan bu sade ama karizmatik adamın felsefesini onun hayat hikâyesinden, düşüncelerinden, eylemlerinden, kararlı duruşundan, korkusuzca ölüme gidişinden ve etki alanının uçsuz bucaksız oluşundan okumak mümkündü. O, kendi felsefesini tam olarak işte bu şekilde somutlaştırdı.
“Şuna tüm kalbimle inanıyorum ki dünyanın tüm zenginlikleri ilerlemeyi gerçekten isteyen bir insanın elinde de olsa, o kişi insanlığı ileriye götüremez. Yalnızca yüksek ruhlu ve güçlü kişilikli insanları örnek almak bizi soylu düşüncelere ve büyük işlere götürebilir…” Bilimden sanata birçok alanda yüksek ruhlu insanlar, zamana meydan okuyan izler bıraktı bu dünyada. Özgün kişilikleri gibi yaşamları da sıradanlıktan uzaktı. Kendilerinden sonra…
Hamit’le birlikte Suriye’ye niçin gittik ? Şamlı çocukların, Halepli gençlerin, Hamalı annelerin acılarını kendi acılarımız olarak gördüğümüz için gittik. İnsan olmanın biraz da başkalarının acılarını paylaşmak olduğuna, çocukların bu denli öldürüldüğü bu dünyada hiçbirşey olmuyormuş gibi yerimizde oturmayı kendimize yakıştıramadığımız için gittik. Biz Suriye’ye niçin gittik ? Her gün işkence gören, her gün öldürülen, her gün aşağılanan mazlum bir halk…
“Zaman yangınından ne kurtarabilirim çabası ve duaya vesile olması ümidiyle, bir devrin tanığı olan muhterem dedemin sözlerini can kulağıyla dinledim. Bismillah deyip karınca kararıncaDeliorman’dan Çıktım Yola.”
"Dede Ünlü Ressam İbrahim Çallı ile torunu Ressam Yaşar Çallı'nın şifreleri çözülüyor." Şimdi Yaşar geçmişe yolcu; dünden konuşuyor, belleğimi yokluyor, çocuk denecek yaşlarını kurguluyordu. Denizli Lisesi'nin meşhur orta bahçesindeki Şükran'la Yaşar'I buluşturmuş, o zamanın dehlizlerine dalıp ikimize airt ne varsa bulup çıkarıyordu. Ruhu alt üst olmuş, acıları depreşmiş, resimler ayaklanmış yürüyordu salonda. Ben de aynı duygular içindeydim. Yaşar Çallı'yı dedesiyle…
Usta yazar Sibel Eraslan’dan türlerin arasında cesurca salınan, Balkanlar’dan Akdeniz’e, asırlar evvelinden bugüne gelerek kokulardan seslere, uzak hatıralardan yakın tanıklıklara, insanın ve hayatın derinliklerine temas eden zengin ve çok katmanlı bir metin. Her defterin adeta sihirli bir kapı işlevi gördüğü kırk odalı, büyük ve bereketli bir konak Rumeli Rüzgârı.