"İç gözlerim kapalı biliyorum. Açılması için çok uğraştım. Olmadı. Bir dostum anlatmıştı, bazen ansızın insanın iç gözü açılırmış. Açılması hiç iyi olmazmış. Gördüklerinden ürkermiş. İnsan diye gördüğü gerçekte insan değilse çok fena bir şey görürmüş."
Hikâye merhemdir. Usul usul geçer yaraların üstünden. Görmediğin her hikâye sana uzak. Dinlemediğin her söz yarım. Sen de azalacaksın biraz. İdrak etmeden yaşadığın zamanlar beklemez seni hiçbir yerde. Yaşanmıştır yaşanıldığı fark edilmeden. Oysa sadece yaşadıklarından dolan sandıklardır bütün zenginliğin. Duymadığın her hikâye sana uzak. Duyduğun, duyup da gönlünde taşıdığın her hikâye senin bir parçan. Dünyayı ikiye ayırmalı mıdır yeniden? Hikâyesi…
“Ali,” dedim, “Kabbanî büyük şairler için neden, aslında tek mısra yazıp ölenlerdir, diyor?” “Çünkü,” dedi, “şiirin görevi, her şeyi açıklamak değildir. Uzun açıklamalar, papağanların, morukların ve haber bültenlerinin yaptığı bir şeydir.”
Bu kitaptaki öyküler ikiye ayrılıyor: gözlerimizin kısacık bir sürede, su gibi içtiği uzunlar; kalbimizin bize uzun uzun şerh ettiği kısalar. Kader, sevgi, insanı tehlikeye atan arzular, varlık, ölüm… Tüm bu derin konular absürdün ayıltan şaşırtıcılığıyla kaleme alınıyor.
Ahmet Sait Akçay, Siyabestâ ve Hayy’dan sonra bu defa deneysel öykülerle edebiyat serüvenine devam ediyor. Mukavemet, direniş ve suskunluk gibi iki tezat temaya alışılmadık yorumlar getiriyor. Seslerin yapılara, sözcüklerin mecaza dönüştüğü öyküler hep başka öykülere teşne. Kitaptaki öyküler anlatmak kadar imkânsızlığın, dilden çok yapının, temsil ve biçimin okumasına çağırıyor okuru.
Fatma Barbarosoğlu 2020’nin hatıra ve hafıza kaydını, hayatın en saf, en dokunaklı anlarını öykülere yükleyerek tutuyor. Hatıra Kadar Narin Hafıza Kadar Zalim, zamanın akışını tecrübe üzerinden yakalayamayanlara sunulmuş bir armağan...
Çelebi kim bilir hangi duygularla, "Gün akşamlıdır devletlüm; dün doğduk, yarın öleceğiz," der. Günün akşamlı olduğunu bilmek, sükût ve sükûn içindeki bir akışın temposunu ayarlar. Gün akşamlıdır ve her gecenin bir sabahı vardır. Günün ayarı, güneşin elinden alınıp mesai saatlerinin hizmetine verildiğindendir belki, şimdi bütün günler akşamsızdır. Fatma Barbarosoğlu bu kitabında, bitimsiz bir biçimde şimdiki zamanı yaşayanların serüvenlerini anlatıyor.
Asıl akıl üstünlüğü, kalbin işlemesi ve insanın kalbine göre, gönlünce hareket etmesidir. Çünkü kalbin, aklı aşan akılları vardır. Sonsuz, sınırsız, aşkın olan hakikat ise ancak akıllı bir kalple idrak edilir. Zira hakikat sırrına ermek için, aklı yitirmek gerekebilir… Sadık Yalsızuçanlar’ın ustalıklı kaleminden Allah'ın Adamları insanı düşündüren, güldüren, inciten, sarsan; akıl erdiremediğimiz ve bir tahtası "fazla" olan kimselerin; meczup, meclup ve…